Seferde saha çalışmasında yer alan 19 kişilik araştırma ekibi İstanbul’dan Havalimanından başlayarak önce Güney Amerika Kıtasına oradan da Antarktika Kıtası’nın en kuzeyindeki King George Adasına 4 farklı uçak ile yaklaşık 15.000 km kat ederek ulaştı. Adaya vardıktan sonra 80 metrelik Betanzos isimli gemiye geçen ekip, 2 Mart tarihine kadar gemi ile Güney Okyanusu içerisinde Antarktika’nın batı kıyılarında seyir gerçekleştirdi. Ekip toplamda 8 farklı yabancı bilim istasyonunu da ziyaret ederek, ikili iş birlikleri kapsamında çalışmalar gerçekleştirdi.
Dünyanın en büyük beşinci kıtasında yaklaşık bir ay çalışma yapan sefer ekibi Antarktika’nın coğrafi zenginliği ve önemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bölge, dünyanın en soğuk, en rüzgârlı, en yüksek, en kurak bölgesi olarak tanımlanıyor. %98’i buzullarla kaplı coğrafyada, insan etkisinden izole yapısı sebebiyle disiplinlerin çoğu açısından doğal bir laboratuvar olarak görülüyor.
Günümüzde 54 ülkenin taraf olduğu Antarktika Antlaşması çerçevesinde korunmakta ve anlaşmaya taraf 29 danışman ülkenin oyları ile yönetiliyor. Türkiye ise, Antarktika ve çevreleyen Güney Okyanusu’nda 2017’den beri bilimsel faaliyetlerini Ulusal Kutup Bilim Programı (UKBP) çerçevesinde sürdürüyor.
UKBP ve Ulusal Kutup Bilim Seferleri 2017 yılından beri Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde gerçekleştiriliyor. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Kutup Araştırmaları Enstitüsü’nün (KARE) 2019 yılı Aralık ayında kurulmasına kadar olan sürede koordinasyonu İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İTÜ PolReC) yürütürken, bu tarihten sonra TÜBİTAK MAM KARE ulusal koordinasyon görevini üstlendi.
Dünyanın tamamını etkileyen küresel iklim değişikliğinin en çabuk gözlemlendiği ve küresel iklim sisteminin temelini oluşturan kutup bölgeleri, iklimin dünü, bugünü ve yarını hakkında birçok ipucu barındırıyor.
TÜBİTAK MAM, hem KARE marifeti ile ulusal düzeyde çalışmaları koordine ediyor, hem de bilimsel ve teknik anlamda uzun süreli ve seferler süresince yapılabilir olan projeler yürütüyor. 2022-2023 Antarktika sezonunda ve Ocak-Mart tarihleri aralığında gerçekleşen Yedinci Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nde (TAE-VII) TÜBİTAK MAM’dan 6 araştırmacı saha çalışmalarında 8 araştırma projesi ile ilgili örnekleme ve ölçümlerde aktif görev aldı. Bunun yanı sıra yine TÜBİTAK MAM Gıda Güvenliği ve Kalitesi Araştırma Grubu’nun ürettiği gıdalar sefer ekibi tarafından sahada kullanılmış, Hava Kalitesi ve Çevresel Gürültü Teknolojileri Araştırma Grubu’na ait hava kalitesi ölçüm cihazı ile filtreleme yapılarak PM10 örneklemeleri gerçekleştirilmiştir.
TAE-VII kapsamında toplam 18 araştırma projesinin saha çalışmaları gerçekleştirildi. Deniz, kar, buzullar ve göllerde mikroplastik ve insan kaynaklı diğer kirleticiler, göllerde bulunan fitoplanktonlar, sefer katılımcılarının ruhsal değerlendirmeleri gibi yaşam bilimleri projelerinin yanı sıra, kayaçların incelenmesi ile insanlık tarihinden milyonlarca yıl öncesine ilişkin yer bilimleri araştırmaları için örneklemeler yapıldı.
Ayrıca TAE-VII’de ilk defa TÜBİTAK Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri Yarışması’nın birincisi olan öğrenciler de seferde görev alarak mikroplastik kirliliğini önlemeye yönelik olarak ürettikleri biyoplastik malzemelerini kutup şartlarında test etme fırsatı elde etti.
SEFER EKİBİ ANTARKTİKA’YI ANLATTI
TÜBİTAK MAM KARE’de Başuzman Araştırmacı olan Atilla YILMAZ, sefer boyunca çevre yönetimi ve kutup bölgelerinde insan kaynaklı kirleticilerin araştırmalarında bulundu. Yedinci seferde Sefer Lider Yardımcısı olarak yer alan YILMAZ, adadaki göllerde ölçümler ve örneklemeler gerçekleştirdi. Toplanılan örneklerde bölgeye atmosfer hareketleriyle taşınmış kirleticiler incelenecek.
Zorlu hava koşullarında çalışırken yaşadıkları sıkıntıları aktaran YILMAZ, “Özellikle göllerde yaptığımız çalışmalarda hava sıcaklığının düşük olması işleri oldukça zorlaştırıyor. Bu seferde çalıştığımız bazı göllerin yüzeyinin bir kısmının büyük ölçüde buzla kaplı olduğunu gördük. Bu durum hem sahadaki emniyetimizi riske atarken hem de örnekleme konum ve miktarını da kısıtlıyor.” dedi.
TÜBİTAK MAM’da Uzman Araştırmacı olan Göksu USLULAR, sefer boyunca çok bantlı kameraya sahip bir hafif İnsansız Hava Aracı (İHA) ile bölgenin yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarını kayıt altına aldı. Ayrıca başka bir proje kapsamında mikroplastik araştırması amaçlı farklı bölgelerden liken örnekleri topladı. Sıfırın altında seyreden hava koşulları nedeniyle elektronik cihazları çalıştırmakta zorluk çektiğini söyleyen USLULAR, “İHA’lar ile belirli hava koşullarında uçuş yapılabilmesi ve de sadece belirli saatlerde çalıştırılabilen jenaratör ile bataryaların şarj edilebiliyor oluşu planlanan çalışmaları oldukça etkiledi. Soğuk hava şartları nedeniyle şarj olmakta zorlanan elektronik aletler bu süreci daha da zor hale getirdi. Yine de yaklaşık 10000 adet İHA ile çekilmiş görüntü (39 GB), 10 kg kayaç örneği ve 5 kg liken örneği topladım.” ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK MAM bünyesinde ve İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bulgaristan Bilimler Akademisi ve Belarus Bilimler Akademisi ortaklığında yürütülmekte olan araştırma projeleri kapsamında yapılan ölçüm çalışmaları sonrasında işleyen süreç hakkında bilgiler veren Sefer Lideri Kaptan Özgün OKTAR, “Küresel iklim değişikliğini odağına alan bu projelerimiz 2-3 yıllık sürelerde tamamlanmakta ve akademik yayınlara dönerek meyvelerini vermekte. Bu veriler işlenerek dijital yüzey modeli olarak veri seti oluşturulacak. Yine aynı bölgelerde bulunan buzulların yüzey modelleri ve kalınlıkları da İHA GPR verileri ile yorumlanarak, bize buzulların en zor eriştiğimiz kalınlıklarına dair fikir sunacak. Her yıl aynı bölgede yapılan ve yapılacak çalışmaların sonuçları kıyaslanarak, bu buzulların yılda ne kadar bir tatlı suyu okyanusa bıraktığını anlayabileceğiz. Bu hem buzulların erime hızı hakkında bilgi verirken, aynı zamanda okyanusta yapılan diğer çalışmalarda, okyanusa giren tatlı suyun ve besin elementlerinin de ne kadar bir hacimle geldiğini anlamaya yardımcı olacak.” dedi.
En büyük küresel sorunlardan biri olan iklim değişikliğinin etkilerini yakından gözlemleme fırsatı bulan OKTAR, yaşanan değişimi şu şekilde anlattı. “Sanırım iklim değişikliği dediğimizde her insanın aklına önce eriyen buzullar, deniz buzu üzerinde yalnız kalmış bir kutup ayısı gibi görseller gelmektedir. Tabi ki Antarktika’da kutup ayıları yok. Ancak eriyen buzulları gözlerimizle görebiliyoruz. Bir yıl önce gördüğünüz buzulun, bir yıl sonra 10 metre gerilemiş olması, üstünde oluşan yarıklar ve rengindeki koyulaşmalar gelecekte bu buzulların artık burada olmayacağının habercisi gibi. Son 6 yıldır üzerine basıp bottan karaya çıktığınız kayaların yosunlarla kaplı olması, değişimin hızını gözler önüne seriyor.”
Kutup Bölgeleri’nde Astronomi ve Meteoroloji alanlarında çalışmalar yürüten Araştırmacı Furkan Ali KÜÇÜK, sefer boyunca TÜBİTAK MAM tarafından kamp alanında antropojenik kaynaklı oluşan hava kirliliği takibini gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra gece saatlerinde gökyüzü kalitesi ölçümü yani yıldızların görülebilir parlaklık analizini yaptı. Kıtaya insan kaynaklı bir zararın olmaması için büyük bir hassasiyet gösterdiklerini söyleyen KÜÇÜK, “Orada çalışma yapan bilim insanları, çevreye zarar vermeden, kıtada herhangi bir çöp bırakmadan, havayı kirletmeden çalışmalarını yapmaktadır. Örneğin küresel iklim değişikliği, geniş buz sahanlığı alanlarının parçalanmasına sebep olabilir ve buz sahanlığına bağımlı hayvanlar için habitat kaybına neden olabilir; artan UV radyasyonu, plankton topluluklarında değişikliklere neden olabilir ve besin zincirini etkileyebilir. Bu gibi çalışmalar yaparak bu etkileri nasıl araştırabiliriz diye çalışmalar yapıyoruz.” dedi.
TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü’nde Ar-Ge personeli ve kurumsal iletişim temsilciliği yapan Sinan YİRMİBEŞOĞLU ise, kıtada deniz buzu gözlemleri gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra TÜBİTAK Bilim Genç Youtube kanalına Antarktika Kıtası hakkında bir vlog çalışması hazırladı.
YİRMİBEŞOĞLU, yaptığı gözlemler sonucunda kutuplara yapılması planlanan gemi seferlerinin hangi zamanlarda uygun koşulları sağlayabileceği konusunda tahminler yapacak. Araştırmacı, “Özellikle 2017’den sonra ikinci kez gittiğim Kıta’da büyük buz erimelerini gözlemledim. İklim değişikliği en çok kutup bölgelerini etkiliyor. Bunu da Antarktika’da şahit olduk. İklim değişikliği için genç nesiller başta olmak üzere eğitim ve farkındalık çalışmalarını oldukça arttırmamız gerekiyor. Bu kapsamda TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları yayınevinde çıkarttığım “Kutup Seferleri” isimli çocuk kitabımla ve Bilim Çocuk’ta “Antarktika Maceraları” çizgi roman serilerim ile bunu gençlere aktarmaya ve iklim değişikliğiyle nasıl başa çıkabileceğimizi aktarmaya çalışıyorum.” İfadeleri ile iklim değişikliği konusunda farkındalığa dikkat çekti.
Ekibin en genç araştırmacılarından olan Şevval YALÇINKAYA, seferde göller üzerinde su-kayaç ilişkisi ile jeolojik süreçleri daha iyi anlaşılması için örnekleme çalışmaları yaptı. Bu kapsamda alınan örneklerle kimyasal analizler ve laboratuvar deneyleri yapılarak ekstrem koşulları göz önünde bulundurarak geçmiş yılları ve uzayda yaşam üzerindeki çalışmalara katkı sağlanması amaçlanıyor. Yapılan çalışmalar ile demir mineralleri ve sülfat ürününün oksijen ve kükürt izotopları bakılarak oluşum mekanizmaları tartışılacak ve Yerküre’nin diğer ılıman bölgelerine oranla karşılaştırma ve farklılıklar ortaya konarak literatüre önemli katkılar sunacak. Bunun beraberinde Türkiye’nin kutup bilimleri çalışmalarına da ülkemiz tabanlı veri sağlanacak.