1972 yılında kurulan TÜBİTAK MARMARA ARAŞTIRMA MERKEZİ (MAM), Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bulunan “TÜBİTAK Gebze Kampüsü”nde faaliyet göstermektedir. Merkez, Enerji Teknolojileri, İklim ve Yaşam Bilimleri, Kutup Araştırmaları, Malzeme ve Proses Teknolojileri alanlarındaki araştırma, geliştirme ve inovasyon kapasitesiyle bilim ve teknoloji üretiminde dünya lideri olmayı hedeflemektedir. TÜBİTAK MAM, araştırma altyapısı, dünya çapında yönetim ve operasyonel süreç yönetimi kapasitesi ile ileri teknoloji dünyasının önde gelen organizasyonlarından biridir.
Müşteri odaklı yaklaşımıyla, kamu, özel sektör ve askeri kurumlara orijinal çözümler sunmaktadır. Bu çözümler, temel araştırmalar, uygulamalı araştırma ve geliştirme, teknoloji transferi, inovasyon, sistem ve tesis inşası, ulusal standart ve norm belirleme, profesyonel danışmanlık ve eğitim faaliyetleri ile hayata geçirilmektedir.
MAM
Misyon ve Vizyon
Misyon
Uygulamalı araştırma ve geliştirme yaparak sürdürülebilir, yenilikçi, bilimsel ve teknolojik çözümler üretmek
Vizyon
Bilim ve teknoloji üreten, dünya lideri bir merkez olmak.
MAM
Temel Değerlerimiz
Bilimsel Araştırma ve Analiz
Faaliyet gösterdiği Bilim, Teknoloji ve Yenilik alanında diğer kurumlara öncülük eder.
Yenilikçi
Faaliyet gösterdiği alanlarda her türlü yeniliğe açıktır ve teknolojik gelişmeleri izler.
Güvenilirlik
Tüm paydaşların güvenini kazanmayı ve karşılıklı güven çerçevesinde gizlilik ilkelerine uyarak hizmetlerini sürdürmeyi esas kabul eder.
Yaşam Odaklı
Tüm çalışmalarında insana ve çevreye duyarlıdır.
Evrensellik
Ulusal ve uluslararası kurumlarla iş birliğine açıktır.
MAM
Tarihçe
2025
2025’e gelindiğinde TÜBİTAK MAM, yarım asrı aşkın tecrübesiyle küresel bilim-teknoloji sahnesinde etkin rol oynuyor. Bu yıl MAM, Avrupa Birliği’nin CBE JU (Döngüsel Biyolojik Ekonomi Ortak Girişimi) tarafından fonlanan BioINSouth Projesi’nin ortaklarındandır. Proje kapsamında 1. BioINSouth Forumu, 5–6 Haziran 2025 tarihlerinde İtalya’nın Katanya şehrinde gerçekleştirildi ve Avrupa Yeşil Haftası 2025’in resmi partner etkinliği oldu. TÜBİTAK MAM uzmanları bu forumda, bölgesel biyo-ekonomi stratejilerinde ekolojik limitlerin gözetilmesi konusunda bilgi ve deneyimlerini Avrupa’daki paydaşlarla paylaştı. 2025 yılında MAM ayrıca yapay zekâ ve ileri malzeme kesişiminde yenilikçi projelere imza attı. Malzeme Enstitüsü, yerli yapay zekâ algoritmaları kullanarak yeni nesil alaşımların tasarımı projesini başlattı ve ilk sonuçlarını uluslararası patent başvuruları ile taçlandırdı. Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü ise BM destekli Sıfır Atık Şehirler inisiyatifinde pilot şehir uygulamalarını yöneterek Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişine katkı sağlıyor. Yılın ilerleyen dönemlerinde MAM, Teknopark’ın ikinci fazını devreye alarak start-up şirketlere ileri araştırma altyapısını açtı. 1972’den 2025’e uzanan serüveninde TÜBİTAK MAM, enstitü yapılanmaları, stratejik projeler, ulusal-uluslararası iş birlikleri ve teknolojik atılımlarıyla Türkiye’nin bilimsel kalkınmasının lokomotifi olmayı sürdürmektedir. MAM, profesyonel, açık ve kurumsal vizyonuyla önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin küresel rekabet gücünü bilim ve teknolojiyle desteklemeye devam edecektir.
2024
2025’e gelindiğinde TÜBİTAK MAM, yarım asrı aşkın tecrübesiyle küresel bilim-teknoloji sahnesinde etkin rol oynuyor. Bu yıl MAM, Avrupa Birliği’nin CBE JU (Döngüsel Biyolojik Ekonomi Ortak Girişimi) tarafından fonlanan BioINSouth Projesi’nin ortaklarındandır. Proje kapsamında 1. BioINSouth Forumu, 5–6 Haziran 2025 tarihlerinde İtalya’nın Katanya şehrinde gerçekleştirildi ve Avrupa Yeşil Haftası 2025’in resmi partner etkinliği oldu. TÜBİTAK MAM uzmanları bu forumda, bölgesel biyo-ekonomi stratejilerinde ekolojik limitlerin gözetilmesi konusunda bilgi ve deneyimlerini Avrupa’daki paydaşlarla paylaştı. 2025 yılında MAM ayrıca yapay zekâ ve ileri malzeme kesişiminde yenilikçi projelere imza attı. Malzeme Enstitüsü, yerli yapay zekâ algoritmaları kullanarak yeni nesil alaşımların tasarımı projesini başlattı ve ilk sonuçlarını uluslararası patent başvuruları ile taçlandırdı. Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü ise BM destekli Sıfır Atık Şehirler inisiyatifinde pilot şehir uygulamalarını yöneterek Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişine katkı sağlıyor. Yılın ilerleyen dönemlerinde MAM, Teknopark’ın ikinci fazını devreye alarak start-up şirketlere ileri araştırma altyapısını açtı. 1972’den 2025’e uzanan serüveninde TÜBİTAK MAM, enstitü yapılanmaları, stratejik projeler, ulusal-uluslararası iş birlikleri ve teknolojik atılımlarıyla Türkiye’nin bilimsel kalkınmasının lokomotifi olmayı sürdürmektedir. MAM, profesyonel, açık ve kurumsal vizyonuyla önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin küresel rekabet gücünü bilim ve teknolojiyle desteklemeye devam edecektir.
2023
2023’te MAM, temiz enerji teknolojilerinde somut çıktılar elde etti. Hidrojen Teknolojileri Araştırma Grubu, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yüksek kapasiteli elektrolizör geliştirme çalışmalarını tamamladı. Yıl sonunda Bandırma’daki Güney Marmara Hidrojen Vadisi Projesi kapsamında kullanılacak, ülkemizin ilk yerli proton değişim membran (PEM) elektrolizörü MAM tarafından üretildi. Bu elektrolizör ile %99,9 saflıkta hidrojen elde edilerek yeşil enerji hedeflerine katkı sağlandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, projeyi duyurarak “ilk yerli elektrolizörümüz TÜBİTAK enstitülerimizde üretildi” sözleriyle MAM’ın rolünü vurguladı. 2023 yılında MAM ayrıca Avrupa Birliği’nin UFUK2020/Horizon Europe programlarında birden çok projede konsorsiyum ortağı oldu. Özellikle biyo-temelli sanayi ve sürdürülebilirlik konulu Bio4Africa ve SuCCESS gibi projelerde MAM araştırmacıları, bilgi ve deneyimlerini uluslararası paydaşlarla paylaştı. Bu sayede MAM, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hedeflerine katkı veren aktörlerden biri olarak konumunu güçlendirdi.
2022
TÜBİTAK MAM, 2022’de 50. kuruluş yıldönümünü kurumsal etkinliklerle kutladı. Yarım asırlık deneyimini geleceğe taşımak üzere MAM Stratejik Plan 2022–2030 yayımlandı. Bu planda iklim dostu teknolojiler, dijital dönüşüm ve sağlıkta yenilik konuları ön plana çıkarıldı. MAM, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat hedeflerine katkı vermek amacıyla sanayide karbon azaltımı, döngüsel ekonomi ve temiz enerji projelerini başlattı. Örneğin, enerji enstitüsü bor temelli batarya teknolojileri ve karbon yakalama pilot tesisleri üzerine Ar-Ge’ye girişirken, çevre enstitüsü sanayi bölgelerinde sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştırmak için bakanlıklarla protokoller imzaladı. 50. yıl vesilesiyle düzenlenen etkinliklerde MAM’ın tarihsel başarıları sergilenirken, genç araştırmacılara yönelik proje destek yarışmaları yapılarak bilimsel mükemmeliyet kültürü teşvik edildi.
2021
2021’de TÜBİTAK MAM, deprem araştırmalarında önemli bir girişim başlattı. MAM’ın Marmara Araştırma Gemisi, Türkiye Deprem Platformu projesi kapsamında Ege Denizi’nde ilk deprem araştırma seferini gerçekleştirdi. 31 Mayıs 2021’de Kuşadası Körfezi’nden sefere çıkan gemi, 13 Haziran 2021’de İzmir’de görevini tamamladı ve deniz tabanındaki fayların özelliklerine dair yüksek çözünürlüklü veriler topladı. Bu çalışma sırasında MAM, İTÜ, Dokuz Eylül ve İstanbul Üniversitesi gibi paydaşlarla birlikte deniz tabanı haritalaması, sismik ölçümler ve numune alımları yaparak ilk kez denizaltı faylarını detaylı inceleyen ulusal ekibin parçası oldu. Elde edilen veriler, Marmara Bölgesi’nin deprem risk analizlerinde kullanılmak üzere AFAD ile paylaşıldı. Ayrıca 2021’de MAM Enerji Enstitüsü, hidrojen enerjisi alanında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda “Güney Marmara Hidrojen Kıyısı” projesine dâhil olarak, yeşil hidrojen üretim teknolojileri geliştirme görevini üstlendi.
2020
2020 yılında tüm dünyayı etkileyen COVID-19 pandemisine karşı MAM hızla görev aldı. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı desteğiyle MAM Malzeme Enstitüsü bünyesinde Koruyucu Tekstil Test Merkezi (KOTTEM) kurulumu tamamlandı. Bu merkez, solunum maskeleri ve koruyucu tıbbi tekstillerin analizlerine başlayarak pandemiyle mücadelede kritik rol oynadı. KOTTEM’de solunum direnci, filtre etkinliği gibi testler uluslararası standartlarda yapılmaya başlandı. Ayrıca MAM Gen Mühendisliği Enstitüsü, yerli PCR tanı kitlerinin doğrulama çalışmalarını yürüttü ve aşı adayı proteinlerin laboratuvar ölçekli üretimine katkı sağladı. 2020’de MAM, uzaktan çalışma düzenine geçerken birçok kritik projesini kesintisiz sürdürdü ve sağlık kuruluşlarına test/kontrol hizmeti vererek toplumsal ihtiyaca yanıt verdi.
2019
TÜBİTAK Yönetim Kurulu’nun 24 Aralık 2019 tarihli kararıyla, MAM’a bağlı Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) resmen kuruldu. Bu enstitü, Türkiye’nin kutup bölgelerindeki bilimsel çalışmalarının ulusal odak noktası haline geldi. 2019 yılında düzenlenen 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi ve ilk Arktik Bilim Seferi, İTÜ PolReC koordinasyonundan MAM KARE çatısı altına devredilmeye başlandı. Bu sayede 2019 sonlarından itibaren tüm kutup seferleri MAM KARE tarafından düzenli olarak devam ettirildi. Ayrıca 2019’da MAM Enerji Enstitüsü, yerli lityum pil hücresi geliştirme projesinde prototip üretimi tamamlayarak Türkiye’nin ilk yerli pil hücrelerini test etti. Kimyasal Teknoloji Enstitüsü de Eti Maden iş birliğiyle bor ürünlerinden hidrojen depolama teknolojileri üzerine önemli ilerlemeler kaydetti.
2018
2018’de MAM’ın deniz araştırma kapasitesi üst düzeye çıktı. TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi yıl boyunca Karadeniz, Marmara ve Ege’de sayısız sefer yaparak su kalitesi izlemesi, deniz ekosistemi haritalandırması ve deniz dibi mineral araştırmaları gerçekleştirdi. MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nün desteğiyle gemide elde edilen veriler, deniz kirliliğinin önlenmesi ve yeni koruma bölgeleri belirlenmesi için kullanıldı. Ayrıca 2018’de Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE)’nin kurulmasına yönelik çalışmalar tamamlandı; TÜBİTAK Yönetim Kurulu’nun kararı beklenmeye başladı. MAM Malzeme Enstitüsü ise Doğu Marmara Kalkınma Ajansı ile Koruyucu Tekstil Test Merkezi projesinin altyapısını kurarak, 2019’da açılacak merkezin hazırlıklarını bitirdi.
2017
2017 yılı, Türkiye’nin kutup araştırmalarında dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen Birinci Ulusal Antarktika Bilim Seferi (TAE-I) gerçekleştirildi. TÜBİTAK MAM araştırmacıları da İTÜ PolReC ile birlikte bu sefere katılarak Antarktika’da bilimsel çalışmalar yürüttü. Bayrağımız, ilk kez bu sefer sırasında Antarktika kıtasında dalgalandırıldı. Sefer dönüşünde MAM, elde edilen verilerle Ulusal Kutup Bilim Programı (2018–2022)’nın hazırlanmasına katkı sağladı. Bu başarı, MAM’ın kutup bilimlerinde de ülkeye öncülük etmeye başladığını gösterdi. Aynı yıl MAM, enerji teknolojilerinde lityum iyon pil üretimi konusunda ASPİLSAN firmasıyla ortak Ar-Ge anlaşması yaparak savunma ve sivil kullanım için yerli batarya geliştirme sürecini başlattı.
2016
2016’da MAM, iklim değişikliği ve akıllı şehirler gibi küresel gündem maddelerine yönelik Ar-Ge başlattı. İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcılığı altında, iklim modellemesi ve karbon azaltım teknikleri üzerine uzman bir birim oluşturuldu. Ayrıca Doğu Marmara Kalkınma Ajansı desteğiyle MAM bünyesinde Koruyucu Tekstil Test Merkezi (KOTTEM) kurulması projesine start verildi (maske ve koruyucu giysi test altyapısı oluşturmak üzere). Bunun yanında, MAM Yaşam Bilimleri birimi CRISPR gen düzenleme teknolojileri ve kanser araştırmaları için yeni laboratuvarlar açarak sağlık inovasyonlarında etkin rol almaya başladı.
2015
2015 yılında TÜBİTAK Bilim Kurulu, MAM bünyesindeki bazı enstitülerin isimlerinde revizyona gitti. 6 Haziran 2015 tarihli kararla Kimya Enstitüsü’nün adı Kimyasal Teknoloji Enstitüsü olarak değiştirildi. Bu değişiklik, enstitünün odak alanının uygulamalı kimyasal proses teknolojilerine yöneldiğini yansıtıyordu. Benzer şekilde Malzeme Enstitüsü, gelişen malzeme bilimlerini kapsayacak biçimde faaliyet alanını genişletti ve “Malzeme Teknolojileri” vurgusuyla çalışmaya başladı. Bu yıl MAM, bölgesel kalkınma ajanslarıyla iş birliği yaparak sanayide verimlilik artırıcı “temiz üretim” projelerini Kocaeli ve çevre illerde yaygınlaştırdı.
2014
2014’te MAM, TÜBİTAK’ın stratejik hedeflerine paralel olarak idari yapısında “Başkan Yardımcılıkları” modeline geçiş için hazırlık yaptı. Enstitüler, ilgili tematik başkan yardımcılıkları altında gruplanmaya başlandı (Enerji, Malzeme, İklim ve Yaşam Teknolojileri vb.). Bu yıl ayrıca MAM, sürdürülebilir kalkınma odaklı projelere öncelik verdi. Örneğin, şehir atıklarının enerjiye dönüştürülmesi, temiz su teknolojileri ve tarımsal biyoteknoloji alanlarında büyük ölçekli projeler başlatıldı. Bu projeler, MAM’ın çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğe katkı sağlama misyonunu vurguladı.
2013
2013 yılında TÜBİTAK MAM’ın 41.2 metrelik araştırma gemisi R/V TÜBİTAK MARMARA inşa edilip hizmete alındı. Bu bölgesel sınıf oşinografi gemisi, 1 Temmuz 2013’te ilk seferine çıkarak deniz araştırmalarında yeni bir dönemi başlattı. Geminin gelişmiş ekipmanlarıyla Türkiye denizlerinde kirlilik izleme, deniz jeolojisi ve canlı çeşitliliği araştırmaları yapılmaya başlandı. 2013’te bir diğer önemli gelişme, TÜBİTAK Bilim Kurulu kararıyla MAM Çevre Enstitüsü’nün yapısının genişletilmesiydi. 6 Nisan 2013’te alınan kararla, MAM Çevre Enstitüsü ulusal Temiz Üretim Merkezi işlevini üstlenecek şekilde yeniden yapılandırılarak adı Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü olarak değiştirildi. Bu sayede MAM, sürdürülebilir üretim teknolojilerinde ülke çapında yetkin merkez haline geldi.
2012
2012’de Türkiye’nin kutup bölgelerine ilgisinin artmasıyla MAM’da kutup araştırmalarına yönelik hazırlıklar başladı. Özellikle deniz bilimleri ve iklim enstitülerinden araştırmacılar, Antarktika ve Arktik konularında eğitimler ve proje önerileri geliştirdi. MAM, TÜBİTAK çatısı altında oluşturulan Kutup Araştırmaları Programı’na katkı sağlayarak ilk Türk kutup bilim seferi planlarına bilimsel destek sundu. Ayrıca bu yıl MAM, temiz enerji teknolojileri (güneş, rüzgâr, hidrojen) konularında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yeni AR-GE iş birliklerine başladı.
2011
2011’de MAM, artan küresel önemine binaen İklim Değişikliği konusunda uzmanlaşmaya başladı. Çevre Enstitüsü altında iklim değişikliği ve hava kalitesi araştırma grubu kurularak ulusal iklim politika çalışmalarına bilimsel destek verildi. Aynı yıl, MAM Gıda Enstitüsü uluslararası akreditasyon alarak gıda analiz laboratuvarlarını dünya standartlarına çıkardı. Enerji Enstitüsü de Türkiye’nin ilk yerli yakıt pili prototiplerini bu yıl başarıyla test etti. Bu gelişmeler, MAM’ın her alanda derinleşen uzmanlık ve kalite odaklı ilerleyişini sürdürdüğünü gösterdi.
2010
2010 yılında TÜBİTAK, bilişim ve bilgi güvenliği alanındaki enstitülerini tek çatı altında toplamak üzere BİLGEM (Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi)’i kurdu. Bu kapsamda, MAM’a bağlı Bilişim Teknolojileri Enstitüsü (BTE), UEKAE ile birleşerek TÜBİTAK BİLGEM çatısı altında bir araya geldi. Bu yeniden yapılanma sonucunda yaklaşık 1200 kişilik bir Ar-Ge yapılanması oluşturuldu ve MAM bilişim alanındaki faaliyetlerini BİLGEM’e devretti. MAM ise odak alanlarını enerji, malzeme, çevre, gıda, biyoteknoloji ve yer bilimleri şeklinde tekrar tanımlayarak yoluna devam etti.
2009
2009’da MAM, yürüttüğü projelerle Türkiye’nin bilim ve teknoloji ekosisteminde öne çıktı. MAM araştırmacıları, geliştirdikleri yenilikçi ürünlerle o yılki TÜBİTAK Bilim ve Teknoloji Ödülleri’nde birden fazla kategoride ödül kazandı. Örneğin, malzeme alanında bor katkılı süperiletken geliştirme projesi ve enerji alanında yerli lityum iyon batarya prototipi MAM’a ödül getiren çalışmalardı. Kurum ayrıca, patent ticarileştirme performansı açısından TÜBİTAK bünyesinde ilk sırada yer alarak, Ar-Ge’den ürüne dönüşüm başarısını gösterdi.
2008
2008 yılında MAM, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı kapsamında ilk koordinatörlüğünü üstlendiği projeyi kazandı. Bu proje sayesinde MAM, Avrupa’daki konsorsiyum ortaklarını yöneterek yenilikçi bir çevre teknolojisi geliştirilmesini koordine etti. Ayrıca bu yıl, MAM kampüsünde Yeni Malzeme Araştırma Merkezi binası tamamlandı. İleri malzeme sentezi ve karakterizasyonu için inşa edilen bu tesiste 50’den fazla laboratuvar, pilot üretim hattı ve temiz oda bulundu. Bu altyapı yatırımıyla MAM, bölgenin en kapsamlı uygulamalı araştırma üssü haline geldi.
2007
2007’de MAM Malzeme Enstitüsü, Milli Savunma Bakanlığı ile iş birliği halinde zırh malzemeleri ve patlama sönümleyici kompozitler geliştirdi. Bu çalışmalar kapsamında üretilen prototipler, zırhlı araçlarda denenerek başarı sağladı. Enerji Enstitüsü ise TUSAŞ ve ASELSAN gibi kuruluşlarla ortak savunma elektroniği projelerinde görev aldı. Aynı zamanda Gıda Enstitüsü, Türk gıda sektörünün rekabet gücünü artırmak üzere ürün raf ömrü uzatma ve gıda güvenliği testleri konusunda standartlar geliştirdi.
2006
2006’da MAM, enstitü yapılanmasında güncellemeler yaptı. Malzeme ve Kimya Teknolojileri Enstitüsü, artan proje hacmi nedeniyle alt birimlere ayrıldı; bir kısmı Malzeme Enstitüsü ve Kimya Enstitüsü adıyla bağımsız yönetilmeye başlandı. Benzer şekilde, Enerji Sistemleri ve Çevre Araştırmaları Enstitüsü de enerji ve çevre olarak iki ayrı odak alana yöneldi. Bu sayede her enstitü kendi uzmanlık alanına daha fazla yoğunlaşarak derinlik kazandı. Ayrıca 2006, MAM’ın TÜBİTAK tarafından “Mükemmeliyet Merkezi” vizyonu doğrultusunda altyapı destekleri aldığı bir yıl oldu.
2005
2005 yılında MAM, proje yönetiminde verimliliği artırmak için Proje Yönetim Ofisi yapısını güçlendirdi. Devam eden Ar-Ge projelerinin ulusal ekonomiye katkısını maksimize etmek adına sonuçların ticarileştirilmesi ve patent başvuruları konusunda araştırmacılara destek programları başlatıldı. Bu yıl MAM, çevre teknolojileri alanında geliştirdiği temiz üretim yöntemlerini sanayi kuruluşlarına aktarmaya başladı; KOBİ’lere yönelik ilk temiz üretim eğitim semineri düzenlenerek MAM’ın bilgi birikimi yaygınlaştırıldı.
2004
2004’te TÜBİTAK, kendi bünyesindeki araştırma merkezlerinin yapısını gözden geçirdi. Bu kapsamda MAM altında faaliyet gösteren Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE), MAM’dan ayrılarak TÜBİTAK Başkanlığı’na doğrudan bağlı bir enstitü haline dönüştürüldü. Böylece MAM, odak alanlarına daha çok yoğunlaşırken, yönetim ve organizasyon yapısında daha yalın ve proje bazlı bir modele geçildi. Aynı yıl MAM, kurum kültüründe yenilikçi ve girişimci yaklaşımları teşvik eden politikalar benimsedi.
2003
2003 yılında TÜBİTAK MAM’ın Gen Mühendisliği Enstitüsü, Birleşmiş Milletler ICGEB bağlı merkezi olarak etkin çalışmalar yürüttü. Bu kapsamda MAM, yurt dışından bilim insanlarını ağırlayarak ileri biyoteknoloji konularında ortak atölye ve kurslar düzenledi. Ayrıca 2003’te MAM ev sahipliğinde, Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı projelerinden birinin konsorsiyum toplantısı gerçekleştirilerek merkez, uluslararası Ar-Ge sahnesindeki yerini güçlendirdi. MAM ile yurtiçi üniversiteler arasında Araştırma Teknoloji Geliştirme Protokolleri imzalanmaya başlandı.
2002
MAM, 2002 yılında 30. kuruluş yılını kutlarken birçok kritik Ar-Ge başarısını duyurdu. MAM araştırmacıları, içinde şarbon mikrobu bulunan mektupları tespit eden dedektörleri geliştirip üretmeyi başardı. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri için nükleer savaşlara karşı tam koruma sağlayan özel koruyucu giysiler hazır hale getirildi. Sanayi iş birliğiyle Ereğli Demir Çelik fabrikaları için geliştirilen yeni bir süper alaşım, sıcak çelik kütlelerin taşındığı rayların ömrünü 4 aydan 28 aya çıkardı. Gıda Enstitüsü, “yenilebilir” ambalajlar ve oda sıcaklığında bozulmadan iki yıl dayanabilen besin ürünleri geliştirdi. Yine bu dönemde Türkiye’nin ilk yakıt pili pilot üretim tesisi kurulmaya başlandı.
2001
2001’de MAM, 11 Eylül sonrası ortaya çıkan biyogüvenlik endişeleri doğrultusunda çalışmalarına başladı. Özellikle kimyasal ve biyolojik tehditlere karşı algılama teknolojileri üzerinde Ar-Ge projeleri devreye alındı. MAM Malzeme Enstitüsü, bu dönemde antraks (şarbon) sporlarını tespit eden dedektör cihazlarının geliştirilmesini tamamladı. Aynı zamanda, kimyasal teknolojiler laboratuvarlarında nükleer-biolojik-kimyasal (NBC) koruyucu malzeme araştırmaları hız kazandı. Bu hazırlıklar, MAM’ın milli güvenliğe yönelik teknolojiler üretme kabiliyetini göstererek, 2002’de sonuç verecek önemli ürünlerin temelini oluşturdu.
2000
2000 yılında TÜBİTAK MAM, Dış Ticaret Müsteşarlığı ile sözleşme imzalayarak TEKSEB’in kurulup işletilmesine resmen başladı. MAM, Bölge Kurucu ve İşleticisi statüsüyle Türkiye’nin ilk ve tek teknoloji serbest bölgesini yönetme yetkisini aldı. Bu sayede, Gebze kampüsündeki teknopark alanına yerli ve yabancı Ar-Ge firmaları çekilmeye başladı. TEKSEB, araştırma merkezinin içinde bulunması sayesinde firmalara laboratuvar altyapısı, uzman desteği ve araştırmacı ekosistemi sağladı. Bu yıl ayrıca MAM, küresel Y2K (2000 yılı) sorununa karşı kamu kurumlarının teknolojik altyapılarını test edip danışmanlık vererek kritik bir görev üstlendi.
1999
1999’da Bakanlar Kurulu kararıyla TÜBİTAK MAM Teknoloji Serbest Bölgesi (TEKSEB)’nin yeri ve sınırları belirlendi. Böylece Gebze kampüsündeki teknopark alanı, “serbest bölge” statüsü kazanarak Ar-Ge firmalarına vergi ve teşvik avantajları sunan Türkiye’deki tek uygulamalı araştırma serbest bölgesi haline geldi. 1999 yılı aynı zamanda büyük Marmara Depremi’nin yaşandığı yıl oldu. Deprem sonrasında TÜBİTAK MAM, bölgede yoğun sismoloji ve GPS ağları kurarak artçı deprem gözlemleri gerçekleştirdi. MAM Yer Bilimleri Grubu, deprem öncesi ve sonrasını izleyip elde ettiği verileri ilgili kurumlarla paylaşarak depremlerin daha iyi anlaşılmasına katkı sağladı. Bu çalışmalar, MAM’ın afet araştırmalarında kritik rol oynadığını gösterdi.
1998
1998 yılında TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), MAM bünyesinden ayrılarak doğrudan TÜBİTAK Başkanlığı’na bağlandı. Böylece MAM’daki bilişim ve elektronik güvenlik faaliyetleri ayrı bir enstitü çatısı altında devam etmeye başladı. Aynı yıl MAM, Türkiye’nin ilk Teknopark girişimini hayata geçirdi. MAM Teknopark Projesi KOSGEB tarafından onaylanarak MAM yerleşkesinde teknoloji geliştirme bölgesi kurulması resmileşti. Bu gelişme ile, TÜBİTAK MAM bünyesinde oluşturulan teknopark, Türkiye’nin ilk teknoparkı olarak ilan edildi. Bu teknopark, araştırma sonuçlarının ticarileşmesi için önemli bir adım oldu.
1997
MAM, 1997’de 25. kuruluş yılını kutladı. Bu vesileyle yayınlanan “1972–1997 25. Yıl Kitabı” ile merkezin çeyrek asırlık başarıları kamuoyuyla paylaşıldı. Dönüm noktası olarak, MAM’ın bazı birimleri yeniden yapılandırıldı. Örneğin Malzeme ve Kimya Teknolojileri Enstitüsü (MKTAE) içinde alt araştırma grupları oluşturularak savunma malzemeleri ve sivil sanayi malzemeleri olarak uzmanlaşma artırıldı. MAM’ın geçmiş proje deneyimleri ışığında, gelecek stratejisi bu yıl güncellendi.
1996
1996’da MAM, Avrupa Birliği Çerçeve Programları başta olmak üzere uluslararası Ar-Ge projelerinde aktif rol almaya başladı. Enstitü, enerji ve çevre alanlarında ilk AB destekli projelere katıldı ve yurtdışı ortaklarla konsorsiyumlar kurdu. Bu yıl ayrıca MAM, TÜBİTAK’ın yurt çapındaki akademik internet ağı ULAKBİM’in kuruluşuna teknik destek vererek bilişim altyapısına katkı sundu.
1995
1995 yılında MAM bünyesinde Bilişim Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (BTAE) kuruldu ve faaliyete geçti. Bu enstitü; ileri elektronik, haberleşme ve bilgi güvenliği konularında Ar-Ge yaparak MAM’ın dijital teknolojiler alanında söz sahibi olmasını sağladı. Yine 1995’te, MAM’ın kalite yönetim sistemi belgelendirme süreci tamamlandı ve ISO 9001 sertifikası alındı. Bu gelişme, MAM’ın kurumsal yapısının uluslararası standartlarla uyumunu teyit etti.
1994
1994’te MAM, araştırma faaliyetlerinde kaliteyi güvence altına almak amacıyla uluslararası standartlara uygunluk süreçlerini başlattı. Ar-Ge çıktılarının standardizasyonu ve patentlenebilirliği konusunda araştırmacılar eğitildi. Bu yıl ayrıca MAM, Türkiye’de araştırma merkezleri arasında ilk kez TS-EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi’ni kurmak üzere hazırlıklara başladı
1993
1993’te MAM, Gebze kampüsünde yeni laboratuvar binaları ve tesis yatırımlarına gitti. Merkezi araştırma laboratuvarı genişletilerek daha fazla sayıda projeye ev sahipliği yapacak hale getirildi. Özellikle ileri malzeme analiz laboratuvarları (X-ışını, elektron mikroskopisi, spektral analiz vb.) bu dönemde modern cihazlarla donatıldı. Bu sayede, MAM’ın sanayiye sunduğu test ve analiz hizmetlerinin kapasitesi ve güvenilirliği arttı.
1992
TÜBİTAK MAM, 1992’de Ar-Ge sonuçlarını ekonomik değere dönüştürmek isteyen firmaları desteklemek amacıyla Teknoloji Geliştirme Merkezi kurdu. Bu merkez, MAM yerleşkesinde Ar-Ge odaklı yeni şirketlerin filizlenmesine ortam sağlayan bir kuluçka görevi gördü. Bu adım, Türkiye’de teknopark fikrinin doğmasına yol açtı. Ayrıca MAM, aynı yıl sanayiyle ortak yürütülen proje sayısını artırarak özel sektörle daha yakın çalışmaya başladı.
1991
1991 yılında, Soğuk Savaş sonrasının getirdiği fırsatlarla MAM savunma ve uzay teknolojileri projelerine giriş yaptı. Roket yakıtları, radar soğurucu malzemeler ve haberleşme sistemleri gibi konularda Ar-Ge faaliyetleri yoğunlaştı. Aynı zamanda, enstitünün Gıda Enstitüsü uzun süre raf dayanımı olan besin maddeleri ve yenilebilir ambalaj konularında önemli çıktılar elde ederek hem askeri erzak hem de sivil gıda sektörüne inovasyon sundu.
1990
1990’da MAM, kurumsal yapısını yedi ayrı enstitü etrafında daha da belirginleştirdi. Malzeme-Kimya, Enerji, Gıda, Çevre, Yer ve Deniz Bilimleri, Biyoteknoloji ve Bilişim enstitüleri olarak alan odaklı bir organizasyon benimsendi. Ayrıca bu yıl MAM, laboratuvarlarında kalite sistemlerini uygulamaya başladı. İlk iç denetimler ve eğitici programlarla araştırma süreçlerinin uluslararası standartlara uygunluğu hedeflendi.
1989
Türkiye, 1989 yılında Uluslararası Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Merkezi’ne (ICGEB) üye oldu. Bu üyelikle birlikte MAM’ın Gen Mühendisliği Enstitüsü, ICGEB’in Türkiye’deki Bağlı Merkezi olarak görevlendirildi. Böylece MAM, moleküler biyoloji ve genetik alanındaki uluslararası bilgi ve teknolojilere erişim sağladı; Türk araştırmacıların ICGEB burs ve proje imkânlarından yararlanmasının önü açıldı. Bu gelişme, MAM’ın sağlık ve biyoteknoloji alanlarında küresel iş birliklerine entegre olmasını sağladı.
1988
1988’de MAM, uluslararası bilimsel ağlara entegrasyon çalışmalarını sürdürdü. Enstitü, Birleşmiş Milletler ve Avrupa topluluğu çerçevesindeki çeşitli projelere katılım için başvurular yaptı. Özellikle iklim değişikliği ve deniz bilimleri alanlarında yabancı araştırma merkezleriyle ortak proje anlaşmaları imzalanarak bilgi transferi sağlandı. Bu yıl MAM araştırmacıları ilk kez uluslararası bilimsel kongrelerde Türkiye’yi temsilen sunumlar gerçekleştirdi.
1987
1987 yılında MAM, sanayileşmenin çevresel etkilerini azaltmaya yönelik teknolojiler geliştirmeye başladı. Su ve hava kirliliği izleme sistemleri, atık su arıtma pilot tesisleri ve temiz üretim yöntemleri üzerine Ar-Ge projeleri bu dönemde yoğunlaştı. MAM’ın çevre bilimcileri, Marmara Denizi kirliliği üzerine kapsamlı raporlar hazırlayarak karar vericilere bilimsel veri sağladı ve ilk defa ulusal çevre politikalarına teknik katkılar sundu.
1986
1986’da MAM bünyesinde enerji teknolojileri alanındaki çalışmalar bir enstitü çatısı altında toparlandı. Enerji Sistemleri Araştırma Birimi, ileride enstitüleşecek şekilde organize edilerek yerli enerji teknolojilerinin (örneğin güneş enerjisi uygulamaları, yakıtlar ve bataryalar) geliştirilmesi hız kazandı. Bu yıl ayrıca MAM, Türkiye’nin ilk güneş paneli prototiplerini üretme projesini başlatarak yenilenebilir enerji alanına giriş yaptı.
1985
1985 yılında MAM Malzeme ve Kimya araştırmacıları, savunma sanayi için kritik malzemelerin geliştirilmesine odaklandı. Bu kapsamda kompozit zırh malzemeleri, yüksek sıcaklığa dayanıklı seramikler ve özel alaşımlar üzerine projeler yürütüldü. Ayrıca, elektronik ve haberleşme cihazlarında kullanılan yerli malzemelerin üretimi konusunda çalışmalar yapılarak Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltma yönünde ilk adımlar atıldı.
1984
1984’te TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi içinde Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) kuruldu ve ölçüm bilimleri alanı MAM’dan ayrı bir yapılanma olarak şekillendi.Bu gelişmeyle MAM, metroloji dışındaki odak alanlarına yoğunlaşarak kimya, malzeme, enerji, çevre ve biyoteknoloji araştırmalarını derinleştirdi. Aynı yıl MAM, Türkiye’nin sanayi kuruluşlarına yönelik kalibrasyon ve test hizmetlerinde UME ile koordineli çalışmaya başladı.
1983
1983 yılında TÜBİTAK MAM bünyesinde Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü (GMBE) kuruldu. İleri moleküler biyoloji ve genetik alanlarında araştırmalar yapmak üzere faaliyete geçen GMBE, Türkiye’de modern biyoteknoloji çalışmalarının öncüsü oldu. Bu enstitünün kuruluşuyla sağlık, tarım ve çevre biyoteknolojisi alanlarında önemli Ar-Ge projeleri başlatıldı.
1982
Bu yıl MAM’ın yönetim yapısında güncelleme yapıldı. TÜBİTAK merkezi ile koordinasyonu güçlendirmek adına idari süreçler iyileştirildi ve Ar-Ge programları daha planlı hale getirildi. Ayrıca araştırmacı eğitimi ve kurum içi teknoloji transferine yönelik programlar başlatılarak MAM’ın kurumsal kültürü “Türkiye’ye bilim ve teknolojiyle hizmet” misyonu etrafında pekiştirildi.
1981
1981 yılında MAM bünyesinde yürütülen projelerden somut çıktılar elde edilmeye başlandı. Enstitü araştırmacıları tarafından geliştirilen bazı yenilikçi malzemeler ve cihazlar için yerli patent başvuruları yapıldı. Özellikle kimya enstitüsünün geliştirdiği bir korozyon önleyici kaplama ile gıda enstitüsünün formüle ettiği uzun ömürlü gıda katkıları sanayinin kullanımına sunularak MAM’ın inovasyon kapasitesi gösterildi.
1980
1980’de enstitü, ülkenin değişen ihtiyaçlarına yanıt vermek için araştırma stratejisini güncelledi. Savunma teknolojileri, petrokimya ve gıda güvenliği alanları stratejik öncelikler arasına alındı. MAM araştırmacıları, bu doğrultuda yerli elektronik cihaz geliştirme, yüksek dayanımlı malzemeler üretme ve tarımsal ürün işleme teknolojilerine yönelik Ar-Ge projeleri başlattı.
1979
Bu yıl, MAM ilk kez yurt dışı araştırma kuruluşlarıyla temaslar kurarak bilgi alışverişine girdi. Özellikle deniz bilimleri ve çevre alanlarında uluslararası projelere katılım için adımlar atıldı. Bu kapsamda, Marmara Denizi’nin kirlilik durumu ve deniz ekosisteminin incelenmesi hususunda komşu ülkelerin bilim insanlarıyla ortak çalışmalar yapıldı.
1978
1978 yılında MAM, çevre ve enerji konularında projelere ağırlık vermeye başladı. Türkiye’nin sanayileşme sürecinde ortaya çıkan çevresel sorunların çözümü için atık su arıtma ve hava kalitesi izleme çalışmaları yapıldı. Enerji alanında ise yerli kaynakların değerlendirilmesi, kömürün temiz kullanımı ve enerji verimliliği konusunda araştırmalar başlatılarak stratejik alanlarda bilgi birikimi oluşturuldu.
1977
1977’de MAM, laboratuvar altyapısına önemli yatırımlar yaptı. Yeni spektrometreler, mikroskoplar ve pilot ölçekli deney düzenekleri kuruldu. Özellikle malzeme test laboratuvarlarının güçlendirilmesiyle, sanayiye yönelik analiz ve muayene hizmetlerinde kapasite arttı. Bu dönemde kurum, Türkiye’de ilk kez bazı ileri malzeme analizlerini yapabilen merkez haline gelerek birçok sanayi kuruluşunun Ar-Ge ortağı oldu.
1976
Bu yıl, MAM bünyesindeki çalışmalar tematik enstitü birimlerine ayrılarak daha uzmanlaşmış hale getirildi. Malzeme, Kimya, Gıda ve Çevre araştırma birimleri şeklinde yapılanmaya gidilerek her birimin kendi uzmanlık alanında proje geliştirmesi sağlandı. Böylece araştırmalar daha verimli koordine edilmeye ve ulusal önceliklere odaklanmaya başladı.
1975
MAM, 1975’te savunma sanayiine yönelik ilk Ar-Ge girişimlerini başlattı. Türk Silahlı Kuvvetleri için malzeme geliştirme, balistik koruma ve elektronik sistem araştırmaları yürütüldü. Özel sektörle birlikte otomotiv ve metalurji alanlarında ürün kalitesini artırıcı projeler gerçekleştirilerek Türkiye’de sanayi-araştırma iş birliğinin ilk örnekleri sergilendi.
1974
1974 yılında MAM, Gebze kampüsündeki araştırma binalarını genişletti. Yeni araştırmacıların katılımıyla kadrosunu büyüterek özellikle kimya ve malzeme teknolojileri alanlarında ülke ihtiyaçlarına yönelik projeler geliştirdi. Bu dönemde enstitü, kamu kurumları ve sanayi kuruluşlarıyla ortak projelere imza atarak kurumsal iş birliklerinin temelini attı.
1973
Yeni kurulan Marmara Araştırma Enstitüsü, 1973’te temel laboratuvar altyapısını tamamlayarak araştırma faaliyetlerine tam kapasite başladı. Kimya, malzeme, çevre ve gıda gibi alanlarda ilk Ar-Ge projeleri bu yıl içinde hayata geçirildi. Enstitü, sanayi ile iş birliği halinde ilk danışmanlık ve test hizmetlerini sunmaya başlayarak Türkiye’nin teknolojik kalkınmasına katkı verme görevini üstlendi.
1972
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Gebze’de Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü adıyla kuruldu. İlk müdürü Prof. Dr. Mehmet Nimet Özdaş önderliğinde araştırma kampüsü oluşturuldu. Ayrıca Elektronik Araştırma Ünitesi (EAÜ) Ankara’dan Gebze’ye taşınarak MAM bünyesinde çalışmaya başladı. Bu adımlar, TÜBİTAK’ın uygulamalı araştırma hedeflerini Marmara Bölgesi’nde hayata geçirmesini sağladı.
